Bir Yoga Günlüğü III: Gün 19

Yogam bittiğinde çok şahane şeyler yazacaktım. Güneşle olmasa da nasıl erkenden uyandığımı, sabah sabah tüm prelüdü yapma şimdi hazır tam iyileşmedin, öğleden sonra açık vücutla yaparsın çiçek gibi olur diyen zihnimle çoktan el sıkışmış, yalnızca ısınmaları yapmak üzere gittiğim yoga odasından bir tam prelüdü yaparak çıkmış olmanın şaşkınlığını, uzun zamandır girmediğim asanalarla buluşmuş olmanın getirdiği mutluluğu, yogamın sonunda yerde sereserpe yatarken aklıma üşüşenleri, zihnin kendi yaptığı içten pazarlığa bile sadık kalamayacak kadar maymun bir şey olduğunu anlatacaktım sizlere sangha. Sonra bağdaşa geldim, inançsızlığımı düşündüm. İnançsızlığımı hissettim. Hiçbir şeye inanamayışımı, bu inançsızlığın kalbimi içten içe çürütüşünü. Benden daha büyük, evren kadar büyük, daha güçlü bir şeyin beni kollayıp gözettiğini, bana göz kulak olduğunu, yolumu çizdiğini, elimi tutup beni oradan yürüttüğünü, benim için en hayırlısı neyse onu bana verdiğini hissettiğim, ama tüm hücrelerime kadar hissettiğim bir gün gelir mi acaba? İnanmak böyle bir şey mi? Kalbinde Tanrı’yla gezmek nasıl bir şey? Ben de inanmak istiyorum. Bu düşüncelerle bağdaştan ayağa kalktım, selam verdim. Yürüyemedim. Sol kalçamdaki rahatsızlık sağ kalçama transfer olmuş. Aniden, öylesine, şak diye geldi. Günlerdir bunun olmasından korkuyor, çağırmayayım diye buraya yazmıyordum ama yolda yürürken, sağ tarafımın içinden de bir şeylerin çekiştirdiğini hisseder gibi oluyordum. Geleceği varmış, buyursun gelsin. Ne diyeyim.

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s