Yeni Ay Postası – Gün 0

Yine uzun uzun aralardan sonra selam olsun posta kutusuna, bloguna düştüğüm sevgili okura. Bu gece yarısına yakın saatlerde Ay, Dünya ile Güneş arasına girmeden evvel biz de geniş Shadow Yoga ailesi olarak ayın izinde yogalı bir hayatın güncesini yazmaya baş koyduk. En son beş sene önce buraya postaladığım üç numaralı turdan sonra dört tur daha atmışım ama o yazıları buraya değil, 28 gün yoga’nın bloguna koymuşum. Şimdi de adresimiz orası. Dileyen herkesi 28 gün yoga blogunda bizimle buluşmaya, ve önümüzde uzanan 28 (aslında bu ay için 30 olacak) gün boyunca uzunuyla kısasıyla kendi yogasını yapmaya ve bu döngünün getirdiklerini kaleme almaya davet ediyorum. Buradan takip etmek isteyen hayalet okur içinse, döngünün ilk postası aşağıda.


Rüzgarlı, kupkuru, Türkçe jargonuyla “toz taşınımlı” bir Tel Aviv sabahı. Tam da önümde uzanan 28 günün genel hatlarını planlayıp kapattığım yogamın üstüne, hayatın (ve bu döngünün) hiç de planladığım gibi gitmeyeceğinin ilk emaresi olarak Roei sabah sabah denize gitmek istediğini söyledi. Ben yogamın hemen sonrasında yazımı yazmak niyetindeydim. Açtım. Hiç ayağımı kuma suya sokacak modda değildim. Çarşamba’dan bu yana geçirdiğim besin zehirlenmesi sonrası hâlâ nazlıydım. O inatlaştıkça ben direndim. Sonra yelkenleri suya indirdim. Bu yazıyı da kumsalda yazmaya koyuldum.

Tel Aviv’in yanyana uzanan sayısız kumsallarından birinde, köpeklerin ortalama Türk insanından daha iyi yaşadığının bir kanıtı olan Dog Beach’teyiz. Ben diyim yirmi sen de kırk köpek kelimenin tam anlamıyla ipini koparmışçasına koşturuyor, oynuyor, suya girip çıkıyor. Doğrusu bu ortamda neşesiz olmak çok zor. Bizim köpek Guş, takıntı nesnesi olan tenis topuna kitlenmiş durumda. Hem oynamak istiyor, hem de topunu vermiyor. Tıpkı biz değişmek isteyen, ama bir türlü alışkanlıklarımızı bırakamayan insanlar gibi.

İşte böyle başladı sıfırıncı gün. Gece yarısına yakın ay zifiri karanlığına varacak, Dünya ile Güneş’in arasına girecek. Bizler de koyulacağız bir başka devr-i aleme.

Yıllar sonra burada tekrar buluştuğumuz için çok mutluyum Sangha! Hepinize şimdiden iyi bayramlar, kutlu yeni aylar. 

Shadow Yoga’ya Başlangıç – Yoğun Online Kurs

Shadow Yoga Türkiye okulu olarak ilk defa tüm hocalarımızla birlikte sunduğumuz Shadow Yoga’ya Yoğun Başlangıç kursunda, Shadow Yoga’nın ilk prelüdü olan Balakrama ile güce adım atacak ve kadim Hatha Yoga metinleri üzerine kurulmuş olan bu okulun ana ilkeleriyle tanışacaksınız. 5 Şubat-17 Mart arasında sürecek bu 40 günlük yoğun programda, birbirinin üzerine inşa olarak ilerleyen bu seri aracılığıyla bacaklarda uyuyan gücü uyandıracak ve nefesle koordineli çalışmanın sırlarını araştıracağız. Sağlam bir Hatha Yoga çalışmasının temelini oluşturan bandhalar ve vayular gibi enerji anatomisine ait öğeleri de bu hareketler aracılığıyla keşfedeceğiz. Program bitiminde, Shadow Yoga Türkiye hocalarının hali hazırda devam etmekte olan sınıflarından seviyenize uygun olanına dahil olarak çalışmanızda derinleşmeyi sürdürebilirsiniz.

Neden Shadow Yoga?

Yalın ve etkili hareket zincirlerinden oluşan Shadow Yoga prelüdleri ile kişi bedeninde ve davranışlarında saklı alışkanlıklarını, kör noktalarını, duygusal tıkanıklıklarını ve direnme kalıplarını gözleme imkânı bulur. Beden, ayaktan merkeze doğru güçlenirken, öğrenci duygusal açıdan sağlam bir zemine basmaya başlar ve gizli kalmış beden zekâsı ile tanışır. Bu sistemde meditasyon bir araç ya da amaç değil, zincirleme nefes ve hareketin bizi taşıdığı bir limandır. Shadow Yoga, kurucusu Sundernath (Shandor Remete) ile Emma Balnaves’in gözetiminde yetişen hocalar tarafından dünyanın farklı noktalarında öğretilmektedir. Daha fazla bilgi için: www.shadowyoga.com

Kimler katılabilir?

Bu kursa katılmak için herhangi bir yoga tecrübeniz olması gerekmez – her seviyeden öğrenciye açıktır. Ancak ciddi bir rahatsızlığı olanlar ve kas/iskelet sistemi yakın geçmişte incinmiş kişiler için bu kurs uygun değildir. Başka bir yoga hocalık eğitimi programına kayıtlı öğrencileri de bu kursa alamıyoruz.

Mecra: ZOOM

Tarihler: 5 Şubat – 17 Mart arası her Cumartesi, Pazar, Salı ve Perşembe

Saatler – Türkiye Saati İle
Cumartesi: 12:30-14:30
Pazar: 12:30-14:30
Salı: 07:00-08:30
Perşembe: 19:00-20:30

Ücret: 2500 TL (KDV Dahil), 2 taksitte ödenebilir.
Bekâr ebeveynlere 50% indirimli.

Hocalar: Defne Suman, Pınar Üstün, Ayça Kamacıoğlu, Fatma Yavuz

Kayıt içinshadowyogaturkiye@gmail.com

Nitelikli eğitim için az sayıda öğrenci programa alınacaktır.

Pınar Üstün ile Shadow Yoga Kursları 2018-2019 ve diğer havadisler

Sevgili okur ve öğrenciler, hepinize merhaba!

Umarım bu bunaltan yaz sıcaklarında serin kalabiliyorsunuzdur, özellikle de İstanbul’da olanlarınız. Benim için geçtiğimiz kışın ve ilkbaharın tamamına yakını, Nepal yolculuğunu saymazsak elbette, klavye başında geçti. O nedenle de blog yazılarına ayıracak pek vakit olmadı. Bu süreçte Bernie Clark’ın The Complete Guide to Yin Yoga isimli kitabını Türkçe’ye çevirdim. Kitap yakında Pingala Yayınları tarafından basılacak. Her ne kadar hayatımın büyük çoğunluğunu sözcüklerle haşır neşir olarak geçirmiş olsam ve birtakım çeviri işlerinde çalışmış olsam da, ne denli ağır bir işin altına girdiğimi dürüst söylemem gerekirse kitabın yarısında filan fark ettim. Türkçe’ye yoga hakkında bir kaynak kazandıracak olmak hem çok heyecanlı, hem de benim obsesifliğe meyilli mizacımdan ötürü biraz sancılı bir işti. Yine de tamamlanmış bir eserin tatmini elbette tüm bu sancılara değiyor.

Mayıs, Haziran ve Temmuz ayları ise büyük oranda eğitimlerle geçti diyebilirim. Özellikle de Budapeşte’de hocalarımızla birlikte geçirdiğimiz yıllık eğitim oldukça yoğundu ve evde kendi başımıza çiğneyip sindirmemiz gereken çok bilgi birikti. Shandor ve Emma Hocayı yılda bir kez gördüğümüz için yılın geri kalanının tonu ve temposu bu eğitimlerle belirleniyor diyebiliriz. Senenin geri kalanı, bize atılan tohumların üzerine özenle eğilip onları sulayarak, kulaklardan içeri girmiş olan bilgiyi canlı tutmaya çalışarak geçiyor. Bu Temmuz’un benim için ayrı bir yeri daha oldu, ve yıllardır öğrencisi olduğum Shadow Yoga sistemini ülkemde hocam Defne Suman’dan sonra öğretmeye hak kazanan ikinci kişi oldum.

IMG_3216
Foto: PÜ, Budapeşte, 2018

Artık herhangi bir stüdyoya bağlı olarak çalışmadığım için bir sonraki eğitim yılının derslerini programlamak benim için bu yıl bir satranç maçına döndü. Bomboş bir tablonun içine yavaş yavaş dersleri ve sınıfları ekleyerek gözünün önünde şekil almasını görmek keyifli bir uğraş. Çağımızın bireyleri için en büyük sıkıntı, seçenek fazlalığı demişti vaktiyle Boğaziçi’ndeki tez hocam. Bu seçenek bolluğu içinde programı yaparken epeyce kulaklarını çınlattım kendisinin.

Nihayetinde, hem öğrenciler hem de benim için aralarda dinlenme fırsatı sunan ve içime sinen bir eğitim programı oldu. Bu sene İstanbul’da 3 adet Shadow Yoga’ya Başlangıç sınıfı açıyorum. Dersler Ekim ayında başlıyor ve Ocak sonunda tatile giriyor. 5 ila 8er derslerden oluşan dönemlerin arasında 1 haftalık, bazen daha uzun aralar vereceğiz.

Sınıflar şu şekilde:

Bostancı Hayalhanesi Sabah Sınıfı – Her Pazartesi ve Perşembe Sabahı, 07:00-08:30
Gayrettepe Sabah Sınıfı – Her Salı ve Cuma Sabahı, 07:00-08:30
Gayrettepe Akşam Sınıfı – Her Salı ve Perşembe Akşamı, 19:00-20:30

1 Ekim – 25 Ocak arasında sürecek olan bu yoğun programda Shadow Yoga sisteminin temellerini ve ilk prelüdü olan Balakrama’yı öğreneceğiz. Balakrama, ‘Güce Adım’ demek. Biz de bu 4 ay içerisinde ayaklardan merkeze doğru adım adım güçlenecek, nefes, vayular ve bandhalar gibi Hatha Yoga anatomisinin temel taşlarını birlikte öğreneceğiz.

Bu kurslar, her seviyeden yoga öğrencisine açıktır. Yogaya ilişkin hiçbir fikriniz olmasa dahi katılabilirsiniz. Deneyiminiz varsa da katılabilirsiniz. Lakin bu eğitim, özellikle tek bir sistem içerisinde Hatha Yoga’yı derinlemesine ve uzun dönemli öğrenip içselleştirmek isteyen kişiler için uygundur. Her dönem birbirinin devamı niteliğinde olduğundan ilk dönemden sonra sınıfa yeni öğrenci almıyorum.

Daha önceden de sık sık değindiğim gibi, bu kurslar pek çok yönden bir dil kursunu andırıyor. Öğrenciler, sınıfları oluştuktan sonra kendi sınıflarıyla beraber devam ederek, adım adım Hatha Yoga’nın alfabesini öğreniyor. Dersler ilerledikçe kişinin sözcük dağarcığı denişliyor, daha uzun cümleler kurabilir, kendini daha iyi ifade edebilir hale geliyor. Kendim de böyle bir eğitimden geldiğim için, bir sınıfla beraber yol almanın ve tek bir rehber eşliğinde çalışmanın, Hatha Yoga’yı öğrenmek için en etkili ve elverişli yollarından biri olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim.

Derslere ilişkin takvim ve ücret bilgilerini aşağıda bulabilirsiniz. Tarihler zaman zaman atlayarak gidiyor, o nedenle dikkatli incelemenizde fayda var. Sınıflara kaydolmak için veya sorularınız için lütfen pinarustunyoga@gmail.com adresine mail atınız. Sosyal medya hesaplarıma gönderilenleri kaçırmam olasıdır. Hepinize harika bir yaz dilerim! Güç bizimle olsun.


Bostancı Hayalhanesi Sabah Sınıfı

Saat: 07:00-08:30
Günler: Pazartesi & Perşembe
Yer: Hayalhanesi, Yazmacı Tahir Sok. Eyici Apt. No:28/1 Çatalçeşme

Tarihler:
1. Dönem: EKİM 1-4-8-11-15-18-22 (7 ders)  **455 TL
2. Dönem: KASIM 5-8-12-15-19-22 (6 ders) 390 TL
3. Dönem: ARALIK 3-6-10-13-17-20-24-27 (8 ders) 520 TL
4. Dönem: OCAK 7-10-14-17-21-24 (6 ders) 390 TL


Gayrettepe Sabah Sınıfı

Saat: 07:00-08:30
Günler: Salı & Cuma
Yer: Gayrettepe

Tarihler:
1. Dönem: EKİM 2-5-9-12-23 (5 ders) **325 TL
2. Dönem: KASIM 6-9-20-23-27-30 (6 ders) 390 TL
3. Dönem: ARALIK 4-5-7-18-21-25-28 (7 ders) 455 TL
4. Dönem: OCAK 8-9-11-15-18-22-25 (7 ders) 455 TL


Gayrettepe Akşam Sınıfı

Saat: 19:00-20:30
Günler: Salı & Perşembe
Yer: Gayrettepe

Tarihler:
1. Dönem: EKİM 2-4-9-11-16-18-23 (7 ders) **455 TL
2. Dönem: KASIM 6-8-20-22-27-29 (6 ders) 390 TL
3. Dönem: ARALIK 4-6-18-20-25-27 (6 ders) 390 TL
4. Dönem: OCAK 8-10-15-17-22-24 (6 ders) 390 TL

İlkbahar Hatha Yoga Kursu – Sabah Sınıfı

Sevgili okur ve öğrenciler,

Bu blogu epeydir ihmal ettim biliyorum. İlkbaharın gelişiyle beraber ben de kış toprağımı üzerimden atma niyetindeyim. Bu vesileyle epeydir geciktirdiğim bir duyuruyu sizinle paylaşmak isterim.

2018 yılının ilk Hatha Yoga Kursu, Sabah Sınıfı’nın kayıtları açıldı. Bahar Ekinoksuyla beraber Mart ayından Haziran ayına kadar, aralarda bir hafta mola ile Salı ve Perşembe sabahları günün ilk ışıklarıyla bir araya geliyoruz. Yogaya ilişkin hiçbir fikriniz olmasa dahi katılabilirsiniz. Deneyiminiz varsa da katılabilirsiniz. Tamamen sıfırdan başlayarak beraberce yol alıyoruz.

Bu kurslar pek çok yönden bir dil kursunu andırıyor. Stüdyo derslerindeki gibi damlama usülü olmadan, bir sınıf olarak başlıyor ve aynı sınıfla derslere devam ederek, adım adım Hatha Yoga’nın alfabesini öğreniyoruz. Dersler ilerledikçe sözcük dağarcığımız genişliyor, daha uzun cümleler kurabilir, kendimizi daha iyi ifade edebilir hale geliyoruz. Kendim de böyle bir eğitimden geldiğim için, bir sınıfla beraber yol almanın ve tek bir rehber eşliğinde çalışmanın, Hatha Yoga’yı öğrenmek için en etkili ve elverişli yollarından biri olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim.

Derslerde, 2014 yılından beri eğitimini aldığım Shadow Yoga sisteminin temel ısınmaları ve stana’larını, bacaklardan merkeze doğru güçlü ve zarif hareketin prensiplerini çalışacağız. Nefes, bandhalar ve vayular üzerinde bolca zaman geçireceğimiz diğer konular olacak. Detayları aşağıda bulabilirsiniz. Sorularınız ve kayıt olmak için lütfen bana pinarustunyoga@gmail.com adresine yazınız.

Ders saati: 07:00-08:30

Yer: Gayrettepe 🌿

Program:

1. Dönem: 20-22-27-29 Mart 3 Nisan (5 ders) 250 TL

2. Dönem: 17-19-24-26 Nisan 1-3 Mayıs (6 ders) 300 TL

3. Dönem: 15-17-22-24-29-31 Mayıs (6 ders) 300 TL

Her dönem birbirinin devamı niteliğinde olduğundan ilk dönemden sonra yeni öğrenci alamıyorum.

Mersin Dharma Yaşam Atölyesi’nde Tao Vinyasa

Bir süredir Türkiye’nin farklı şehirlerinde Tao Vinyasa atölyeleri veriyorum. Öğrencilerle buluşmaya alışık olduğum İstanbul’dan çıkıp farklı şehirlerin yoga topluluklarıyla buluşmak bana çok iyi geliyor. Geçtiğimiz ay ziyaret ettiğim Trabzon’dan sonra şimdi sırada Mersin var, ve daha önce hiç gitmediğim bu şehre yapacağım yolculuk için şimdiden çok heyecanlıyım. Üstelik çalışmaya ev sahipliği yapan Dharma Yaşam Atölyesi Mersin’in merkezinde de değil, Turunçlu Köyü denen harika bir yerinde. Bu da heyecanımı arttırıyor.

Tao Vinyasa serileri, her ne kadar Yin Yoga çatısı altında bizlere sunuluyor olsa da geleneksel Hatha Yoga’nın özünü anlamak için bence oldukça faydalı birer araç. Bu serilerin içerisinde bolca gördüğümüz çökme varyasyonları, çizgisel ve dairesel savaşçı formları, bacaklardaki güç ile eşzamanlı ifade bulan el hareketleri, Hatha Yoga’nın günümüzde göz ardı edilen ve savaş sanatlarıyla benzer prensipleri paylaşan pek çok formunu tanımamıza yardımcı oluyor. Oldukça basit ve bir o kadar da güçlüler. Bu sadelik aynı zamanda Hatha Yoga’nın pragmatik ve verimli tarafını da yansıtıyor. Şeklen göze hoş gelen ve zihnin çiçeklendirmeyi sevdiği bir sürü formdansa basit, anlaşılabilir ve net hareketlerle yeterince güçlü olmadığımız taraflarımız nazikçe su yüzüne çıkıyor.  Ve yine aynı sade hareketleri tekrar, tekrar, tekrar çalışarak bedende durağanlaşmış, tıkanmış canın akmasını sağlıyoruz. Tıpkı kocaman bir kayanın arkasında biriken ve berraklığını yitiren bir su birikintisinin önünden bu engeli kaldırdığımızda suyun gürül gürül, capcanlı bir şekilde tekrar akmasını izlemek gibi.

Aşağıda etkinliğe dair detaylı bilgilere ulaşabilirsiniz.

Sevgiler,
Pınar


Tao Vinyasa akışları, uzakdoğu dövüş ve hareket sanatları ile modern dansa dair öğelerden beslenen ve bedendeki Chi akışına odaklanan hareket serileridir. Yin Yoga’nın öncülerinden Paul ve Suzee Grilley tarafından oluşturulmuş olan bu dinamik hareket serileri, bedendeki enerji kanallarını uyararak Chi akışını dengeler, bacaklardaki ve merkezdeki gücü uyandırır ve bir Yin Yoga pratiği ile tamamlandığında kişinin bütünsel ve dengeli bir pratik deneyimlemesini sağlar.

Bu 3 saatlik yoğun çalışmada, Tao akışlarından Altın Tohum ve Uçan Ejderha serilerini çalışacağız. Çalışmanın ilk kısmında Chi enerjisi, meridyen teorisi, yin ve yang doku kavramlarına giriş niteliği taşıyan teorik bilgiler eşliğinde; bacaklar, kök güç ve ellerdeki Chi ifadeleri arasındaki ilişki ve etkileşimi konuşacağız. Taoist Yoga ve Hatha Yoga arasındaki benzerliklere değineceğiz. Çalışmanın ikinci kısmında bu teorik bilgileri beraber bedenimizde deneyimleyeceğiz ve Chi’yi dengelemek için yumuşak bir Yin Yoga pratiği ile çalışmayı tamamlayacağız.

Not: Uçan Ejderha akışı Tao Vinyasa akışları içinde en güçlü akışlardan biridir. Bu çalışma Tao Vinyasa’ya dair herhangi bir ön deneyim gerektirmez ancak katılım için en az 3 aydır yoga yapıyor olmanız faydalı olur.

Pınar Üstün ile “Tao Vinyasa – Altın Tohum & Uçan Ejderha Atölyesi”
Yer: Dharma Yaşam
Tarih: 9 Aralık 2017 Cumartesi
Saat: 14:00 – 17.00
Adres: Turunçlu Köyü / Yenişehir / Mersin

Ayrıntılı Bilgi ve Kayıt İçin:
Boğaç Cem Çetin-Dharma Yaşam
0538 398 22 22 – dharmayasam@hotmail.com

https://www.facebook.com/events/124862094877671/

Pınar Üstün ile Hatha Yoga Kursları 2017-2018

Herkese merhaba!

Okulların açılmasına az kaldı. Sonbaharın gelişiyle beraber ben de önümüzdeki dönemin kurslarına dair gelişmeleri sizlerle paylaşmak istedim.

Geçtiğimiz dönem Anadolu yakasında başlayan sınıfa ek olarak bu sene bir de Avrupa yakasında sınıf açıyorum.

Stüdyo derslerindeki damlama usülü derse katılımın aksine sabit bir sınıf olarak ilerleyen kurslar öğrencinin hem pratiğinde derinleşmesi, hem de yoga yolunu beraber yürüdüğü yol arkadaşları, yani sangha’sıyla beraber ilerleyip büyümesi için verimli bir ortam sunar.

Bu kurslar 8 derslik dönemler şeklinde ilerler. Öğrenceğimiz şeyler birbirinin üzerine inşa olarak gelişeceği için devamlılık esas. Karşılıklı olarak buraya koyduğumuz emek, zaman ve enerjiden maksimum fayda alabilmek için buna önem veriyorum.

Avrupa Yakası:

8 derslik kurslar halinde ilerleyecek olan bu eğitimde, geleneksel Hatha Yoga sistemlerinde uzun yıllardır var olan, ancak popüler yogada izine rastlayamadığımız hazırlık serilerini çalışacak ve bacaklardan merkeze doğru güçlü ve zarif hareketin prensiplerini işleyeceğiz. Doğru nefes, bandhalar, ve enerji anatomisinin dinamikleri üzerine bolca vakit geçireceğiz.

Eğitim Kasım, Aralık ve Ocak aylarında da Pazartesi akşamları devam edecek. 

Tarihler:
2 Ekim – 20 Kasım arası her Pazartesi, toplam 8 buluşma
Saat: 19:00-20:15
Yer: Atölye Yeşil, Gayrettepe
Sorular ve kayıt için: pinarustunyoga@gmail.com
https://www.facebook.com/events/272586253241079/

 



Anadolu Yakası:

Anadolu yakasında da dersler geçtiğimiz sene olduğu gibi 2017-2018 döneminde de Salı akşamları devam ediyor olacak.

Anadolu yakasındaki derslere kaydolan öğrenciler geçtiğimiz Mart başlayan sınıfa dahil olacaklar. O nedenle bu sınıfa maksimum 8 tane yeni öğrenci alabileceğim.

Eğitim Kasım, Aralık ve Ocak aylarında da Salı akşamları devam edecek. 

Tarihler:
3 Ekim – 21 Kasım arası her Salı, toplam 8 buluşma
Saat: 19:00-20:15
Yer: Agni Yoga, Sahrayıcedit
Sorular ve kayıt için: pinarustunyoga@gmail.com
https://www.facebook.com/events/1813141602048566/

pinar

Bir Yoga Günlüğü III: Gün 26-28

Bütün ay yaz yaz sonra tam döngünün sonunda sessizliğe gömül, olacak iş mi sangha? Hiç aklımdan çıkmadın bu son üç gündür. Sosyalleşmekten -ki şikayetim yok, yazamadım. Saatlerce aralıksız konuşmaktan sesim kısıldı. Bugün öğleden sonra kendimi eve ışınladım da evin sakinliğinin tadını çıkardım biraz. Sıcak mı ne bugün, diğer günlere göre?

Minik minik adımlarla ilerlettiğim öykümü özledim. Evde benim ilgime ve sevgime muhtaç birisi var da onu ihmal ediyormuşum gibi bir his bu. Garip ama gerçek, bir öykü, yazıldıkça yazılıyormuş. Yazıldıkça kendini belli ediyor, sırlarını döküyor, ortaya çıkıyormuş. Yani başlarken nereye gideceğimizi bilmemiz gerekmiyormuş, yolda yaşayarak öğreniyormuşuz.

Hakkında en ufak bir fikrim olmayan bu öykünün ben yazdıkça ortaya çıkışını izlemek beni heyecanlandırıyor. Tıpkı bir sonraki döngünün neler getireceği hakkında en ufak fikrim olmayışı gibi! Bir endüstri mühendisliği öğrencisi olarak lisans boyunca en sık duyduğum sözcüklerden biri optimizasyonsa diğeri de work in progress‘di. Yani işi bitmemiş, hâlâ işlem görmekte olan ürünlerden oluşan envanter. Birkaç gündür (belki de alttan alttan aylardır) bu progress meselesi hakkında düşünüyorum. Türkçe’ye ilerleme olarak çevirebileceğimiz bu sözcüğün kökeni Latince ileri anlamına gelen pro ve yürümek anlamına gelen gradi sözcüklerinden geliyormuş. Yani bile bile geriye doğru adım atmadığımızı varsayarsak progress dediğimiz şey aslında sadece ‘yürümek’ten ibaret.

Yogayı kavramaya çalışan ve tamamiyle içselleştirememiş olan bizlerin en sık karşılaştığı ve kendisine sorduğu sorular, ‘yogam ilerliyor mu’, ‘onca zamandır yoga yapıyorum hayatımda hiçbir şey değişmedi’, ‘sakatlandım yogam geri gitti’, ‘yoganın ilk başlardaki sihri kayboldu, ne yapacağım?’, ‘ileri seviye yoga ne ola ki?’ ve benzerleri etrafında dolanıyor sanırım.  Bunların hepsini ben farklı zamanlarda kendime, bazılarını da hocalarıma sordum en azından. Yavaş yavaş idrak etmeye çalıştığım şeyse ileriyi mileriyi düşünmeden sadece yürümek. Tek yapmam gereken şey bu, yürümek. Bir adım, sonra bir adım, sonra bir adım daha. Nereye olduğunu bilmiyorum, hocalarımın gösterdiği doğrultuda adım atmamın artık yeterli olduğunu anlıyorum. Her ne yapıyorsam olayım, yüzümü doğru yöne döndüğüm, ve temiz bir niyetle yaklaştığım sürece, tek yapmam gereken yürümek. Yukarı veya aşağı giden çizgiler üzerinden bu yolu anlamlandırmaya çalışmak aldatmaca be sangha.

Uzun lafın kısası, kişisel ve yogasal düzlemde, ki biri nerede bitip diğeri nerede başlıyor artık ayıramıyorum, bir ‘work in progress‘ olduğumu fark etmek omuzlarımdan çok büyük bir yük aldı. İşi bitmemiş bir ürünüm. Tamamlanmadım. ‘Arada’ bir yerdeyim. Mükemmel değilim, olmak zorunda da değilim. Çabalıyorum. Yapmam gereken tek şey, yürümeye devam etmek.

Döngüyü tamamlarken bir ürün yerleştirme de ben yapmasam olmazdı. Ama iki tane görsel buldum bugün, seçim yapamadım. Artık hangisi bu yazıya kapak olur bilmem.

Yarın yeni ay, ve gün 0 sangha! Her gün saymaya değil, ama her gün yoga yapmaya ve yazmaya devam. Haydi selametle!

jw.jpg

if-we-are-facing.jpg

Bir Yoga Günlüğü III: Gün 25

Bu Pazar saat 12:45’te ay en karanlık halini almışken yukarıdan bizi izliyor olacak. Geçmiş ayın niyetlerini gözden geçirip belki eskileriyle devam etme, belki yeni tohumlar ekme.. Benim için ayın en heyecanlı zamanı. Bu döngüde yaptığımız gibi karanlık ayı sıfırıncı gün alarak, 24 Temmuz Pazartesi ile beraber üçüncü döngüye başlamış olacağız.

Her ne kadar saymayı seven bir sangha olsak da, bundan sonraki döngüde artık gün saymayalım dedik.. Sistemimize yerleşen rutinin içine doğru biraz daha derinleşme zamanı artık. Eğer her gün sayarak ilerlemek size iyi geliyor, disiplini korumanıza yardımcı oluyorsa, siz saymaya devam edebilirsiniz tabii ki. Üçüncü döngüde aramıza yeni katılan yazarlar olursa, onlara da en az bir turu tam sayarak başlamalarını önerebiliriz, ki 28günyoga’nın kerameti kendini göstersin.

Bugünlük bu kadar olsun. Önümüzdeki birkaç gün biraz sessiz geçebilir.. Geçmeyedebilir. Hepinize sevgiler!

 

 

Bir Yoga Günlüğü III: Gün 24

Sevgili sangitom,
Oldukça uzun, koşturmalı, ıslak, neşeli ve biraz da yorucu bir günün ardından merhaba. Evet çok neşeliyim bugün. Sabah 4:45’te alarm çalınca zınk diye kalktım yataktan. Bugün etüt günü! Sıkıysa ertele alarmı. Daha telefona elimi uzatırken bir süpermen edasıyla yataktan çıkmıştım. (Hayal ettiğim uyanma sahnesi)

Minibüs caddesine yaklaşık 15 saniyelik bir uzaklıkta oturduğum için sabah erken saatteki derslere gelirken dolmuş beklediğim çok az olur. (İstanbullular, lütfen sarılar dolmuş maviler minibüs muhabbeti yapmayalım. Dolmuş dolmuştur.) Ama yaz diye mi bilmem, bir tenhalık vardı caddede, yaklaşık 15 dakika dolmuş bekledim. Gelense tıklım tıkıştı. Sabahın erken saatlerinde dolmuşlarda enteresan bir hava oluyor. Bu garip saatin yolcuları bir şekilde birbirine kenetlenmiş, sabahın bu bıçak açmayan saatlerinde bile sürekli bir selamın aleyküm aleyküm selam alışverişi. Trafiğin yoksunluğu ve şafak vaktinin sattvikliğinden mi bilmem, yolcularla şöför bile farklı bir iletişim içinde. (Evet, iletişim). Gündüz ve gece vakitlerinin sırtlan dolmuşları sabahın erken saatlerinde uysal bir kedi gibi. Üstelik servis mantalitesiyle işliyorlar ve her sabah aldıkları yolcu yerinde yoksa endişelenip bekliyorlar. Bazısı yani. Arayıp telefonla haber verenini bile gördüm ben yaklaştım diye. Enteresan bir kavim, bu dolmuşçular kavmi. Sabah 6’ya kadar bindin bindin. Ondan sonra her seferinde canını emanet ettiğin bu toplu ulaşım şekli üzerinden bir özdeğer hesapla(ş)masına kapılmamak kaçınılmaz. Kıtlık mantalitesiyle yaşadığım dönemlerden yadigar ölürüm de taksiye binmem mottom yüzünden saatte yüzle giden dolmuşlarda kesin bugün öldüğüm gün diye panik atak geçirirken senin canın iki lira yirmibeş kuruş mu be kadın! diye kendime kızdığım çok olur. Artık kendimi zengin hissetmek istediğimde bir yerden bir yere gideceğim zaman taksiye biniyorum, bu gün kendimi bu küçük sürprizle şımarttım diye de pek keyifleniyorum.

Sözünü ettiğim bu kıtlık mantalitesi bizim ailenin genetik koduna çivi yazısıyla işlenmiş gibidir, çoook eski kuşakların mirasıdır. Ben çocukken evde kısaca TT kod adla bahsettiğimiz, ‘Tasarruf Tedbirleri’ adı altında, nasıl diyeyim, aile içi bir tüzüğümüz vardı. Bu tüzük yürürlülükte olduğu zamanlarda evde kullanılmayan bütün ışıklar, bütün sular itinayla kapatılır, gereksiz harcamalardan kesinlikle kaçınılırdı. Ablam özellikle bu ışık kapatma işinde çok iyiydi. Bir keresinde hatta neden bilmiyorum benim odamın kapısı kapalı kalmış, ablam da yine bütün ışıkları söndürmüş, gecenin karanlığında odamdan içeri giriyorum diye adım attığımda kapının bombeli tokmağı gözüme çarpmıştı da günlerce gözüm mor gezmiştim. Kapı tokmağı boyundaydım o zaman. (Yazıyı okuyorsan, öpücükler sana 🙂

Demem o ki, çok iyiyizdir bu tasarruf konusunda. Tasarruf koşulları ortadan kalksa da tedbir bakidir. 800 sene yaşayacakmış gibi plan yapar ve 800 sene idare edecek erzak ve paranın güvenlikte olduğundan emin olmadan rahat uyku uyumayız. Ne zaman 800 senenin refahı cepte, o zaman taksiye binilebilir. Ama hayat bu belli olmaz, yarın beş parasız sefil de kalabilirsin, onu taksilere binerken düşünecektin.

Tasarrufperverliğin bir yan ürünü olarak kıyamet senaryosu hesaplamakta da oldukça iyiyizdir. Bu hesaplamaları tutturamadığımız her sefer için sırtımızda bir kırbaç şaklatırız. Ekseriyetle tutturamayız. Çünkü aslında hiçbir zaman durum o kadar da korkunç olmaz; ama kendimizi hazırladığımız o korkunç son gerçekleşmediğinde doğru dürüst sevinemeyecek kadar yıpranmışızdır. Onun yerine bir gözü kısıp uzaktan uzaktan durumu keser ve bu sefer de iyi yırttık, gelecek sefere kesin işler kesat diyip önlemleri iki katına çıkarırız. (Double the guaaaards!) (Anne, Bobo, yazıyı okuyorsanız size de öpücükler 🙂

Bu kıyametşinaslığımızdan olsa gerek, bana mesela yeni bir fikirden söz et, onun nasıl yapılabileceğine dair beş tane fikir sayamam ama neden yapılamayacağına dair seksen tane sebep sıralarım. Tam bir Buzz Killington’ımdır yeri geldiğinde. Genelde kendi şahsi işlerimi de katiyen olmazmertebesinden ittir kaktır du bakalım olabilir‘e, oradan olacak galiba‘ya, sonunda da şenliksiz bir aa oldu‘ya terfi ettirerek yaşarım. (Not Impressed mimini bildiniz mi?)

Neyse yaa!

Etüt dersi. Sınıf gelmeden kendi yogamı yaptım. Oldukça kalabalıktık bugün. Sanghacığımı çok özlemişim. Dersi bitirdikten sonra oturduğumuz yerde sohbet ediyorduk ki İstanbul Gotham City’e bağladı. Yağmurdan karşı evin damı görünmüyordu. Baktık duracak gibi değil, koştur koştur Manolya Pastanesi’ne attık kendimizi kahvaltıya. Kahvaltıda Özgür bize katıldı. Otururken kuruduk, sonra koştur koştur geri Envai’ye gittik. Envai’yi de su basmış. Sonra Fatma geldi! Mekanla beraber biz de kuruduk, saatlerce oturup çene çaldık, sangha’nın ne mükemmel bir şey olduğundan bahsettik. Sonra geri stüdyoya döndüm. 10’da gelmesi gereken elektrikçi saat 1’de geldiği için özel dersime geç kalma telaşı bastı. Sağolsun biz ustaları içeri aldıktan sonra Aziz başlarında durdu da ben de dersime yetişebildim. Sağol Cleveland!

FullSizeRender.jpg
Foto Credit: Aslı Su

Özel derse gittiğim öğrencim geçen sene Mayıs ayında birtakım tesadüfler sonucu hayatıma girmişti. O zaman 16 haftalık hamileydi. Şimdi ufaklık 8 aylık oldu! Saçları da uzamış, Elvis Presley gibi olmuş. O gülücükler saçarak mamasını yerken ben de hayranlıkla bu minik insan yavrusunu seyrettim. Oradan çıktığımda, istisnasız her seferinde olduğum gibi dinlenmiş ve mutlu hissettim. Baktım saat 5’te İdo yok, 5.30’daki karaköy-bostancı’ya yollandım. Bir popülermiş bu hat! Umarım kaldırmazlar. Blog yazılarını okumak için ideal bir zaman oluyor.

3 saattir toparlayamadığım bu yazıma artık bir son vereyim. Motor’da aklıma düştü, bugünün fon müziği olarak buraya da düşsün madem.

Selam olsun Sangha’ma!

Bir Yoga Günlüğü III: Gün 23

Merhaba sangha! Bir türlü patlamadı hava. Ama sevdim bu serin, gri, kasvetli günü ben.

Sabah evden çıkmamı gerektirecek bir işim olduğunda daha rahat geçiyorum yogamın başına. Bir değil iki değil. Bugün de öyle oldu. Saat 10’da klimacılarla bizim stüdyoda buluşacaktım. Uykumun arasında, gece yatarken kararsız kaldığım 8:45 İdo’suyla 9:15 İdo’su arasında bir pazarlık yaptım ve son İdo’ya yetişmekle hem Beşiktaş’taki sandviççime uğrayabileceğime, hem bankadan para çekebileceğime, hem de randevuya vaktimde yetişebileceğime kanaat getirip uykumu uzattım. 7’de uyandım, 7 buçuğa kadar oyalandım. Bizim sabah bülbülleri 5:20’den itibaren ötmeye başlamışlardı. Ötmek dediğim, herkes uyanınca kendine göre bir emoji koyuyor gruba. Sincap, civciv, yengeç, tırtıl, filan. Bu kadar. Ben bet bir ruh hali içinde uyandığım sabahlar taş suratlı adam emojisini koyuyorum 🗿. Çok seviyorum bu grubu.

Yarın seviye birlerle uzun zamandır beklediğimiz etüt dersimiz var. O nedenle Balakrama günü oldu bugün. Ve baştan sona tam teşekkül bir prelüd yapışımın ilk günü! Yehuu! Uzun zamandır apartmanın merdivenlerinden inerken bacaklarımı hissetmiyormuşum, bugün hissettim.

Bugünlük bu kadar olsun sangha. Öyküyü ihmal ettim birkaç gündür, bir gönlünü alayım.

IMG_7923
Deniz manzaram yok demem.