28günyoga’nın ikinci, geçen sene tek başıma attığım turu da sayarsak üçüncü turunun üçüncü gününden, kırmızı çadırdan, ve bütün gün hiç kalkmadığım yataktan merhaba sangha.
Bugün hayatımda ilk defa, başı sonu ve her şeyiyle planlanmış olan bir seyahatimi uzatıyorum. Bugüne kadar kaçırdığım uçak, biletini alıp da çıkmadığım bir yolculuk, vaktinde dönmediğim bir ‘tatil’im yoktur. Bunun da bir ilki varmış. Normal olarak yarın akşam 4 uçağıyla Bodrum’dan İstanbul’a dönüyor olmam lazımdı. Dönmüyorum. Önce Cumartesi döneyim diye düşündüm. Derslerim ne olacak? En azından Pazar dersimi vereyim.. Sonra baktım, o da olacak gibi değil, o dersimi de başka hocaya emanet ettim. Sanırım haftaya Çarşamba döneceğim. 15 gündür görmediğim sevdiceğimi, o bir göçer kuş misali komşu ülkedeki turundan dönüp iş için gideceği başka şehre yollanmadan 6-7 saatliğine de olsa görebilecektim Cumartesi dönseydim. Ama haftaya İstanbul’da yalnızsam, şimdi oraya dönmenin ne anlamı var? Yarın da doktora gidiyorum nihayet. Kontrolleri de burada yaptırırım diye düşündüm. Burada aile evimde bir Zebercet misali pamuklara sarılmış bakılmaktayken, tek başıma İstanbul’u neyleyim?
Kafam biraz allak bullak bu aralar. Değişik duygu durumlarına sürükleniyorum. Hani insan bir şey hatırlamaya çalışırken dilinin ucuna gelir de orada bir hayalet gibi kayıverir ya zihnin kancasından, onun gibi bir haldeyim. Bir şeyi hatırlamaya çalışıyorum, biraz daha uzansam ona varacakmışım gibi. Esas önemli olanın ne olduğuna dair bir şeyler yüzüyor zihnimde. Bir soru cümlesi olarak. Esas önemli olan neydi, onu hatırlamaya çalışıyorum.
👍💪🐞😚
Sent from my iPhone
>
BeğenBeğen
👍
Sent from my iPhone
>
BeğenBeğen