Bir Yoga Günlüğü II: Gün 15

Bugün kesinlikle daha iyi olarak kalktım yataktan. Vücut toparlamış. Boğazım da daha iyiydi. O yüzden moralli bir başlangıç yaptım güne.

Sabah yedi buçuk gibi Gökay’ı işe gönderdikten sonra biraz kendi işlerimi yaptım. Bugün akşamki derse kadar önümdeki ondört günlük kamp + tatil için bavul hazırlamam lazım. Bavul hazırlamaktan hiç haz etmediğimi söylemiş miydim? Az parça bir şey bile alsam bütün eşyaları toparlamak için odadan odaya odadan odaya o kadar dolanıyorum ki bavul bittiğinde ayaklarıma kara sular inmiş oluyor. Daha verimli ve daha az yorucu hale getiremedim şunu. Kısmet artık.

#28günyoga tamamına ermeden önce evimde yaptığım son yogaydı bu sabahki. Günün icap ettiği şekilde çizgisel serimizi yaptım. Başlarken zihnim belki şunu es geçersin, belki şunda az kalırsın diye rüşvet vermeye çalıştı bana. Ama sıra o pozlara geldiğinde hemen sesini kıstı, bir süre sonra tamamen yok oldu. Ben de seriyi hiç bozmadan tamamladım. Özellikle de Sarvangasana’dan çekiniyordum. Acaba biraz daha toparlansan da sonra mı uğrasan.. Ama içimde bana güvenen ve beni itekleyen bir güç buldum, onun peşinden gittim. Yogamı bitirdiğimde değişik bir his vardı içimde. Kaygısız, endişesiz ve teslim olmuş halde buldum kendimi. Aşırı klişe biliyorum, ama her şeyin olması gerektiği gibi olacağına dair bir güven. Çabayı göster, gerisini Allah’a havale et, gibi bir teslimiyet!

Geçtiğimiz kursta yoga çalışmalarımızı güneş ve ay döngüleriyle nasıl daha uyumlu hale getirebileceğimizi konuşurken, bir gün ay bir gün güneş şeklinde ilerlememizin mantığını sorduk David’e. Türkçe’deki gün isimlerinde pek belli olmasa da, pek çok uygarlıkta ortak kabul edilen kadim bilgiler diğer dillerdeki gün isimlerinin içinde gizli bir şekilde yer alıyor aslında. Pazar ve Pazartesi’yi çözmek kolay; Sunday, Moonday. Peki geri kalan günleri nasıl anlayacağız? Hocamızın yanıtını doğru anladıysam eğer, mantık bir güneş bir ay şeklinde ilerlemiyor. Dünyaya en yakın yedi gökcismi haftanın belirli günlerinde Dünya’yı daha çok etkiliyor. Bu gezegenlerin kimisi daha ziyade Güneş’in etkisi altında, kimisi de Ay’ın. (Veya Güneş’le Ay’ın temsil ettiği güçlerin etkisi altında). Belki de hangilerinin aksi huylu (malefic) hangilerinin iyi huylu (benevolent) oldukları üzerinden gitmek daha doğrudur. Zhander Remete’nin Shadow Yoga kitabını ilk edindiğim 2013 Ekim’inden beri en az anladığım bölüm astrolojik bilgilerden bahsettiği bu bölüm olmuştu. (Zaten geri kalanını da anlamamıştım). Bölüm 3: Zodyakta yer alan Gezegen ve Burçlar ve Onların İnsan Sistemi Üzerindeki Etkileri. David’le yaptığımız soru cevap sonrası haftanın günlerinin isimlerinin nereden geldiğine dair biraz araştırma yapıp bilgileri Shadow Yoga kitabında yer alan bilgilerle örtüştürmeye çalıştım. Çıkan sonuç epey ilgimi çekti.

Haftanın günleri pek çok dilde isimlerini gezegenlerden alıyorlar. Özellikle Latin kökenli dillerde bu hâlâ böyle. İtalyanca konuşuyor olsaydık bugünün adı Martedi olacaktı örneğin: Mars’ın Günü. Çarşamba Merkür’ün, Perşembe Jüpiter’in, Cuma Venüs’,ün, Cumartesi de -ki İngilizce’sinden göz kırpıyor- Satürn’ün günü olmuş. Eski Germanik veya Anglo-Saxon geleneklerine baktığımızda gün isimleri belli tanrı ve tanrıçalardan geliyor. Örneğin Salı, yani Tuesday, Tīwesdæg’miş. Tiw veya Tyr ismi verilen ve tek elli savaş tanrısı. Enteresan bir şekilde bu tanrı yunan mitolojisinden tanıdığımız savaş tanrısı Mars ile pek çok benzer özelliklere sahip. Çarşamba, yani Wednesday ise, Woden yani Odin’in günüymüş. (Vikingciler buraya). Odin ile Merkür arasındaki benzerlik diğerleri kadar net olmamakla beraber her ikisi de ölülerin ruhlarına rehberlik eden mitolojik figür olma yönünden benzeşiyorlar. Thursday, bildiniz belki; Thor’s day, -ki İngilizce thunder sözcüğü de buralardanmış- fırtına günü! Nordik mitolojide Thor fırtına, şimşek, vs. gibi gök olaylarının tanrısı. Yunan eşleniği Jüpiter de aynı görev tanımına sahip. Cuma gününe geldiğimizde yine coğrafyalar arası bir paralellik görüyoruz. Friday, Frīgedæg, ismini Anglo-Sakson tanrıçası Frige’den alıyor. (Vikingler’de Freya). O da tahmin ettiğiniz gibi dişiliğin, doğurganlığın ve cinselliğin tanrıçası. Tıpkı Venüs gibi. Cumartesi’de işler biraz karışıyor. En azından Anglo-Saxon ve Nordik kültürleri arasında. Cumartesi ismi pek çok dilde Satürn’ün günü olarak kalmışken günümüzdeki İskandinav dillerinin pek çoğunda Cumartesi günü tam olarak ‘yıkanma günü’, Lørdag şeklinde yerini almış. Olsun varsın. Artık elimizde bir harita var. Peki ya Hinduca bir takvim kullanıyor olsaydık bugünün ismi ne olacaktı diye merak ettim, karşıma Mangalavār çıktı. Yani Mangala’nın günü. Evet bildiniz. Demek ki onca zamandır birinci prelüdde selamladığımız Mangala, bizim Mars’mış! Yaşasın köstebeklik.

Shadow Yoga kitabının üçüncü bölümüne göre Güneş, Mars ve Satürn tabiatları itibariyle ‘malefic’ yani aksi huylu olarak geçiyorlar. Detaya girmeden diğer gezegenlerin ‘benevolent‘ yani iyi huylu olduklarını ve Ay’ın nüfuzu altında olduklarını söylüyor  Zhander. Bu şekilde sıraya koyduğumuzda Pazartesi, Çarşamba, Perşembe ve Cuma ‘ay’ günleri; Salı, Cumartesi ve Pazar ise ‘güneş’ günleri oluyorlar. Buradaki sürpriz bilgi bana Perşembe oldu aslında. Zhander Hoca’nın kitapta verdiği bilgiden yola çıkarak onun bir güneş değil ay günü olduğunu çıkarsamış bulunuyorum, ama bu benim yorumum tabii. Sağlam bir astroloji bilgisi burada işimize çok yarardı.

Ben yarın seferiyim sangha! Hızır Kamp’ta bildiğim kadarıyla internet yok. Kamp sırasında blogu güncel tutabilir miyim onu da bilmiyorum. Ama haberleşiriz bir türlü. Ben yazımı yazamasam da kalbim sizlerle ve tüm 28günyoga yoldaşlarımla olacak 🙂

Arrivederci!

mitoloji.jpg

Bir Yoga Günlüğü II: Gün 15’ için 3 yanıt

Yorum bırakın